DERA (SANA) – Busra El Şam şehri, dünyanın dört bir yanından gelen turist gruplarını ağırlamaya devam ediyor. Bu hafta içerisinde Avrupa, Amerika ve Asya ülkelerinden 57’den fazla turist şehri ziyaret etti. Ziyaretçiler, nadir görülen kültürel ve mimari çeşitliliği yansıtan tarihi ve arkeolojik mekanlardan büyük hayranlık duyduklarını belirtti.
El Ömeri Camii Ve Mebrek El Naka Camii: İslam Tarihinin Ruhu
Malezyalı hacı İmam Ahmed, Ummeyye Camii’ne olan hayranlığını dile getirerek, bu yapının İslam medeniyetinin büyüklüğünün ve din ile kentleşmenin birleşme gücünün bir kanıtı olduğunu söyledi. Ayrıca Mebrek El-Naqa Camii’nin sembolik önemine değinerek, cami önünde namaz kıldı. Bu kutsal yerin, Kur’an-ı Kerim’in Şam bölgesine ilk kez ulaştığı ve Peygamber Muhammed ﷺ’in ayak bastığı topraklar olduğunu belirtti.
Roma Tiyatrosu Ve Kalesi: Zamana Meydan Okuyan Mühendislik
İngiliz mimar Albert Samuel, kalede ve Roma tiyatrosunda kullanılan yapı tekniklerini övdü. Bunların çağından önce gelen mühendislik başarıları olduğunu, hatta deprem dirençli bina tasarımlarında hâlen kullanıldığını ifade etti. Busra’daki çok sayıda arkeolojik alanın farklı medeniyetler nezdinde şehrin tarihi önemini gösterdiğini vurguladı.
Busra Kilisesi Ve Fatimi Camii: Şehirde Dini Kardeşlik
Amerikalı sanat öğretmeni Rebecca Nicole, şehirdeki mimari ve dini iç içeliğin kardeşlik ruhunu temsil ettiğini ifade etti. Dünya çapında tek örnek olan çatılı Busra Kilisesi’nin, Fatimi Camii’nin hemen yanında yer almasının, geçmiş krallıkların birbirlerinin başarılarına duyduğu saygıyı yansıttığını belirtti.
Suriye Mirasının Korunmasına Uluslararası Çağrılar
Çinli tarih öğretmeni Kim Yong Sang, insani kuruluşlar aracılığıyla kente destek ve bakım sağlanmasının gerekliliğine işaret etti. Şehrin evrensel kültürel değer taşıdığını belirterek, Suriye’nin uluslararası turizm haritasındaki yerini yeniden kazanmasını diledi.
Busra Antik Kenti: UNESCO Dünya Mirası Listesinde 45’ten Fazla Site
Busra El Şam’daki eski şehir, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde kayıtlı 45’ten fazla arkeolojik alanı barındırıyor. Yeni şehir ise plansız bir yapılaşma karakteri taşıyor; bu durum bölgenin tarihi kimliğinin korunmasında önemli bir zorluk oluşturuyor.
Savaşın Busra Kalıntılarına Etkisi
14 yılı aşkın süren savaş boyunca, eski şehirde birçok önemli arkeolojik eser yıkıma uğradı. Eski rejimin acımasız bombardımanı, Kralın Yatağı ve bazı eski camiler gibi önemli tarihî yapıları hedef aldı ve şehir dokusunda derin yaralar açtı.
Busra El Şam’a yönelik turist ilgisi, bu eşsiz kültürel mirasa yönelik dünya çapında taze bir ilgi yansıtmaktadır. Tarih ve savaşın zorluklarına rağmen ayakta kalan şehir, güzelliğini ve çok kültürlü ruhunu korumaya devam ediyor. Bu tarihi eserlerin korunması, yerel ve uluslararası iş birliğini gerektiren ortak bir sorumluluktur. Busra sadece bir arkeolojik kent değil, medeniyetlerin zaman içinde barış ve uyum içinde bir arada var olma becerisinin yaşayan bir kanıtıdır.